18 Kasım 2015 Çarşamba

Severim - Dr Jekyll & Mr Hyde


Oldum olası pek sevdiğim, içimizdeki iyi ve kötünün ayrımının en etkili alegorisi "Dr. Jekyll & Mr. Hyde" ile ilk tanışmam daha çocukken duvara toslamama sebep olmuştu. Kitabını okumamıştım, yukarıda İngilizce linkini bulabildğim çizgi filminin yumuşak anlatımına rağmen yine de üzerimde çok etkisi olmuştu.
Dr. Jekyll ve Mr. Hyde, İskoçyalı yazar Robert Louis Stevenson tarafından 1886 yılında yazılmış ancak günümüze kadar çok kereler sinema, tiyatro, dizi uyarlaması yapılmış hatta yeni eserlere ilham kaynağı olmuştur. Bir eserin bugün hala dizisi yapılıp satılabiliyorsa sebebi tabii ki doğru yerden yakalamış olmasıdır. İçimizdeki "iyi" ve "kötü"... Zaman zaman üstüne ne kadar gelse de bu savaş, dünyanın en vahşi, ilk ve en uzun savaşıdır.
Hakim olabilmek eğer elinizdeyse, aynaya daha sık bakıp yaptığınız sorgulamanın sonucunda kendinizi tanıyamıyorsanız lütfen el frenini çekip, sakince içinizdeki Dr. Jekyll gelene kadar bekleyin!
Konu üzerine söylenecek söz çok ancak yumuşak ve güçlü sesiyle sözü Okan Bayülgen'e bırakmayı uygun görüyorum. Kitabı ondan dinleyip, kararı kendiniz verin. 
https://soundcloud.com/search?q=Dr.%20Jekyll%20ve%20Mr.%20Hyde
Kendi savaşımızda durum nedir, son skor hangisine yazıldı?


30 Mart 2015 Pazartesi

Severim.. Sözleri Anlaşılmayan Şarkılara Söz Yazmak



Dilini hiç bilmediğin halde seni çok ama çok derinden etkileyen şarkılar hiç olmadı mı?

Bu sorunun cevabına "hayır" diyenlerin yazının devamını getirmesine gerek yok çünkü yazı bunun üzerine kurulu bir tavsiye ile ilgili.

Müzik hissedilerek dinlenildiğinde öylesine etkileyici ve sarsıcı bir etken ki tek başına zaten kafi miktarda yeterli. Ancak bazı şarkılar var ki sözler olmasa, hıııımmm olmasa da olur tadında.. Hem sözün, hem müziğin, hem sesin sınırları zorladığı şarkılar ise zaten mükemmel birleşim.

Yıl 1998 ablam eve bir kaset ile geldi. Sürekli ama sürekli onu dinliyordu. İlk defa duyduğum bir isimdi ancak şarkıları birbirinden güzel tınılara sahipti; yani o yaşta konu üzerine söyleyecek çok şeyim yoktu, sadece dinlediğimde farklı bir şeylerin kulağımı okşadığını fark etmiştim ve bu hoşuma gidiyordu. 

Goran Bregović - Ederlezi (Derleme/ Seçki) (Mart 1998)

Goran Bregovic, Emir Kusturica imzalı çok başarılı filmlerin yine kendisine yakışacak başarıda müziklerine imza atan kişiydi ve bu albümde de o filmlerin seçme müzikleri vardı.

Balkan müziğine kafamı çevirip bakmamı sağlayan bu beyefendinin bahsettiğim kasetinde bir şarkı vardı ki sözlerini anlamadığım bir şarkı ancak benim için bu kadar anlaşılır olabilirdi. O kadar derin ve tanıdıktı ki evet sözlerini anlamıyor ancak biliyordum gibi.. Belki yine savaştan bahsediyordu, bilmiyorum ama ben hayalgücümü kullanarak çevirdiğimde kendi savaşımdan ve huzurumdan bahsediyordum. 


Belki gerçekten o ünlü ressamın resmettiği gibi ya da şairin dediği gibi bir kadının ayakları suya değiyordu usulca. Müzik aynı anda birden çok sahneyi aklıma düşünüyordu, nereye baksam başka bir şey görebiliyordum. "Ausencia" bence bir kadındı ve bu onun biraz hüzünlü ancak güçlü hikayesiydi. Evet bahsettiğim şarkının adı "Ausencia" idi... Şarkının hayalimdeki değil de dilimize çevrilmiş gerçek sözleri ise;

Ah kanatlarım olsaydı.
beni uzaklara uçurabilecek..
Ah bir ceylan olsaydım..
hiç yorulmadan koşacak..
Sonra göğsünde uyusaydım,

gün doğana dek..
Ve yokluğun&yokluğum artık gerçeğimiz olmaktan çıksaydı..
Ama sadece düşüncelerimde korkusuzca gidebiliyorum..
Ve özgürlüğüm..
Sadece düşlerimde benimle..
Sadece düşlerimde güçlüyüm..
Senin koruman,
senin sevgin,
gülümsemen..
Sadece düşlerimde..
 
Ah yalnızlık..
Gökyüzünde güneş de yapayalnız,
Sadece parlamıyor,
ışıltısıyla kor de ediyor..
nereye parlayacağını bilmediğinden..
bilmediğinden nereye gideceğini..


 Ülkemizin birçok yerinde konserler vermiş Bregovic, Sezen Aksu'nun başını çektiği birçok ünlü şarkıcının da kendi şarkılarının coverlarını yapmasına fırsat sunmuştur. İşte bahsi geçen "Ausencia" parçasını da Sezen Aksu "Söz Bitti" adı ile cover yapmıştır. Cover güzeldir güzel olmasına da aslı gibi etkileyici olamamıştır. 

Sezen Aksu'nun "Düğün ve Cenaze" albümü müzikleri tamamen Goran Bregovic'e aittir.
Albüm şarkıları belki tanıdık gelir: "O Sensin", "Allah'ın Varsa", "Kasım Yağmurları", "Hıdrellez", "Düğün", "Erkekler", "Gül", "Helal Ettim Hakkımı", "Ayışığı", "Kalaşnikof"

Üzerine oturup bir şeyler yazma gereği duyduğum ve ısrarla severim dediğim şarkıyı lütfen dinle. Senin sözlerini hiç bilmeyip, dinlerken kendinden geçtiğin şarkılar neler?








3 Mart 2015 Salı

Severim: Müslüm Gürses



2004 yılında Kilyos'ta Solar Beach'de yapılan "Rockİstanbul" festivali, nedense çoğuna gitmiş olmama rağmen benim için en keyiflilerindendi. Faithless, Starsailor, Anathema gibi isimlerin yanında bir isim vardı ki tek düşündüğüm bunun bir şaka olmasıydı: Müslüm Gürses..

Söylediği müzik tarzı, sözler, tezlere konu olmuş olan hitap ettiği jiletli kitle ile Müslüm Gürses o zamanlar için pek çekici bir isim değildi ve biz sınıflandırmayı, konumlandırmayı bize öğreten bir şehir kültüründe büyümüştük. Herkes kategorize edilir ve bir sepetin içine atılırdı.

İsmi duyduğumda "öteki" olan Müslüm Gürses'in Rock festivalinde şarkı söyleyeceği gerçeği o dalga geçmiyorum bizler için sadece büyük bir şakaydı. Bunu o zaman kim düşündü bilmiyorum ama tebrik ediyorum çünkü bizdeki bir ön yargının yıkılmasına önayak oldu.

Aslında benim sonradan öğrendiğim aslında öncesinde bir değişim yaşanmaya başladığı için Müslüm Baba festivale kadar taşınmıştı. Önce bir pop şarkısı yorumlamış "Son Pişmanlık" ve ardından "Paramparça" gelmişti.

Yıl kaç hatırlamıyorum ancak asla arabesk müzik dinlemeyeceğinden emin olduğum bir arkadaşımın arabasına bindiğimde tüm yol boyunca bana Müslüm Gürses dinletmişti, şaşkınlıklar içindeydim. Kategorize etmeye o kadar alışmışız ki "o, onu dinleyemez!" bu düşünce tarzı şimdilerde öylesine komik ve saçma geliyor ki..

Bana dinlettiği albüm 2006 Nisan'nında Murathan Mungan'ın seçtikleriyle Müslüm Gürses: Aşk Tesadüfleri Sever albümü. Gerçekten hala tamamını dinlemeyenler için şiddetle tavsiye edebileceğim bir albümdür ki içindeki şarkılardan bazılarını hala özellikle arada açıp büyük keyifle dinlediğimi söyleyebilirim.


Bu bahsettiğim tabii ki zaman içinde onu tanımamda kendi periyodum, aralarda kaçırdığım ve bilmediğim ayrıntılar tarihin sayfalarında.

Zor bir hayat yaşamış Müslüm Gürses doğduğu coğrafya ve hayatının gidişat yönü dolayısıyla arabesk müzik ile kendini ifade edebilme imkanı bulmuştur. Eğer bambaşka bir hayata gözlerini açmış olsaydı belki Türkiye'nin en iyi rockerlarından biri olacaktı ya da harika bir blues sanatçısı olacaktı, kim bilir? Ki olmaması da çok iyi olmuş bir yandan çünkü onu besleyen, zenginleştiren arabeskmiş.

Bir dönem geldi Türkiye'nin Leonard Cohen'i diye bile anıldı. O yaşta kendini bambaşka bir yere taşıdı Müslüm Gürses. Ona, ağzında gümüş kaşığı ile doğmuş tüm sanatçılardan, cesareti eksik olduğundan kendini tekrar etmeye mahkum müzisyenlerden, bu coğrafyada dünyaya gelip ne olduğunu bile anlamaya çalışmadan"ığğ arabesk mi iğrenç" diyen kendini bir ömür bilemeyecek insanlardan daha çok saygı duyuyorum. Bravo Müslüm Gürses, bu toprakların parmakla gösterilebilecek karakterlerinden birisin bence.. Kategorize etmeden sadece sanatı dinleneme ve müzikte özgürleşmeme vesile olanlardan biri olduğun için çok teşekkürler, sanırım benim için bir ömür özel kalacaksın Müslüm Gürses..

Türkiye'de garip ön yargılar sebebiyle dinlediği müzikten utanan insanlar vardır ve bu yazıyı okuyan çoğu insanın da öyle olduğunu biliyorum. Dinlediğim müziği en ayıplanabilecek ortamlarda dile getirmiş olan ben o ortamlarda sadece zikretme cesareti olmayan insanlar olduğunu hep bildim ve gözgöze gelip gülümsedim. Dedim ya nice Müslüm ve Kibariye'ler bu topraklarda yetişsin de ortamların en ayıplananı olmaya zaten çoktan razıyım sanırım...