Feneryolu, Bağdat Caddesi'nin Kuzey-Güney diye ikiye kardeşçe böldüğü, Kadıköy sınırları içinde olan huzurlu semtlerden biridir ve evet benim de yaşama şansını bulduğum yerdir...
Az önce kısa bir yürüyüş yaparken yeniden fark ettim ne güzel bir yerde yaşadığımı. İstanbul'un artık kentleşme şeklinin kent, şehir gibi isimlerle sonlanan yaşam alanlarına inat burası hem eski formunu hem de nezihliğini muhafaza edebilmiş.
Takıntılı olduğum samimiyet evet Feneryolu semt sınırları içinde itinayla solunabilir.
Nereden başlasam diye düşündüğümde aklıma ilk gelen yer Feneryolu Sabit Pazar'ı; çok çeşitli organik ürünleri bulabileceğiniz bu pazar yakın geçmişte Belediye tarafından yenilenmiş ve yeni modern yüzüne kavuşmuştur. Pazar'ın sonunda genelde semtin emekli sakinlerinin tercih ettiği çay bahçesi kıvamında bir cafe vardır. Konumu itibariyle Bağdat Caddesi'ni az biraz yüksekten gördüğünden çayınızı yudumlarken akışı izleyebileceğiniz gibi rahatlıkla yan masanızda bulunan kim bilir yıllarca yaptığı mesleğin derin deneyimini sindirmiş emekli beyefendi ya da hanımefendi ile sohbet edebilirsiniz; hiç çekinmeyin buranın insanları sakin, insancıl, konuşkan ve entelektüeldir.
Evde börek yapanlar iyi bilirler marketlerden alınan yufka kalın ve serttir. Pek lezzetli işler çıkarmanız için incecik, taze açılmış yufkaya ihtiyacınız vardır. Bu semtte halen el mantıları yapan, tiril tiril yufkalar açan yufkacılar hala mevcuttur. Bazılarında köy yumurtası ve süt bile bulabilirsiniz.
Her sokak arasında işinin erbabı terziler vardır. Bu kadar fazla olmasının sebebi ise halen yaşayanların kendi kumaşları ve tarzları ile bedenlerine özel dikilmiş kıyafetleri giymeyi tercih etmeleridir. ayrıca gönül rahatlığı ile yüklü miktarlar ödeyerek aldığınız kıyafetlerinize tadilat yaptırabilirsiniz; denedim sonuç başarılı.
Mahalle bakkalları halen hayatta kalabilmiştir. Ancak bizim sokakta bulunan içeri girdiğimde mis gibi çocukluğum kokan, eski yapısını "nasıl hala koruyabilmiş?" dediğim Bakkal amca geçen yıllarda dükkanını kapadı. Gerçekten hala plastik toplar kapısında asılıydı... Özellikle kapanacağını bildiğimden destek olmak için alışverişimi ondan yapıyordum. Bakkal amcanın halen kağıt üzerinde hesap yaptığını görünce sebebini merak edip sordum; "hesap makinesi kafamı karıştırıyor, bir türlü alışamadım" dedi.
Kullandığım teknolojik aletleri düşündüm ve hep olduğu gibi içten bir tebessümle çıktım.
Bu arada sanmayın ki büyük marketler yok, fazlasıyla var hatta dünyanın her yerinden markaları bulabileceğiniz gurme markette mevcut. Burada alışkanlıklarına bağlı çok insan yaşıyor ve seçiciler. Olması gerekeni iyi bildiklerinden belkide yufkayı yufkacıdan almayı tercih etmelerinin sebebi.
İnsan ve araba trafiğine yenik İstanbul yollarından erken yorgun düşmüş ayakkabılarınızı işinin ustası ayakkabı tamircisine götürüp yeni alınmış ciciliği ile yeniden yorma imkanına sahip olabilirsiniz.
Feneryolu ulaşım araçları açısından da imkanları geniş bir semt. Zaten Bağdat Caddesi'ne ve Minibüs Caddesi'ne yürüme mesafesi kadar yakın olduğundan rahatlıkla Taksim, Kadıköy vs. bir çok yere her türlü ulaşım aracı mevcut. Tarihi bir tren istasyonu var metrobüse tren ile gitmek keyifli; tren Bostancı ve devam eden semtlere erişim için de pratik bir yöntem.
Balkon kültürü burada hala ölmemiş; kahvaltısından sonra çiçeklerle özenle süslenmiş balkonlarında keyif kahvelerini içen insanları rahatlıkla görebileceğiniz gibi yazın akşam yemeği saatlerinde çatal bıçak seslerine portatif küçük televizyonlardan gelen dedemin tabiriyle ajans şimdilerde haberlerin eşliğinde yürünen sokakları vardır. Türk Sanat Müziği, Jazz rahatlıkla kulağınıza çalınan sesler arasındadır.
Sakinleri insancıl olduğu gibi hayvanseverdir de. Hep derler ya "Bir semtin hayvanları sizden kaçmıyorsa orada yaşanır" işte Feneryolu öyle bir semttir. Yazın muhtelif yerlerde su ve mama kapları görmenizin çok olağan olduğu bir yerdir burası. Etraf kedi ve köpek doludur hatta bazı ağaçlara özel yapım kuş yuvaları yerleştirilmiştir. Örneğin yaşadığım apartmanda kediler için özel mamalar alan bir hanımefendi var; sabahın 5'inde rahatlıkla kendisini elinde torbası ve etrafında kedileri ile görmeniz mümkündür.
Özgürlük Parkı İstanbul'un bence en büyük ve en bakımlı parkıdır; Feneryolu, Göztepe, Selamiçeşme semtlerinin hepsine komşudur. Çiçekleri renk renk, ağaçları muntazamca budanmış olan bu park içinde tenis, basketbol, futbol sahası vardır. Çocuklar için çeşit çeşit başka yerde rastlayamayacağınız oyuncaklar vardır. Büyük, ferah ve rahat, yemyeşil dinlenme alanı cafeleri vardır. Parkın içinde yürüyüş parkurları da mevcuttur. Hafta sonları parkın belli bir yerinde Antep pazarı gibi geleneksel gıdaları bulabileceğiniz gibi yazın açık hava tiyatroları, konserler için ayrılmış bir amfi tiyatrosu bile vardır.
Semtte bir kaç spor salonu mevcuttur bunun yanı sıra tenis kulübü de vardır. Çevrede yaşayanların bildiği içinde İstanbul'dan uzak yeşil bir yerlerde hissettiğiniz yeşil cafelere sahiptir. Hatta birinin bahçesinde ahşap bir kulübe vardır ve kulübeyi tam ortasında bulunan büyük bir şömine süsler. Kış aylarında özellikle kar yağarken sıcak şarap ve sucuk ekmek ikramıyla pek keyif verir.
Ayrıca hala yeşil kalabilmiş bu semtte her türlü çiçek, toprak, gübre vs. bulunduğu büyük bir Sera vardır. Balkonlarda bulunan çiçeklerin özeni de sanırım bu sebeptendir.
Kadıköy'ün bir çok semtinde olan özelliklerdir bu anlatırken bile keyif veren ayrıntılar. Genelde bizim yakada oturanlara sorarlar işiniz Avrupa yakasında "o kadar trafik çekilir mi? Taşınsanıza" Bizler buradaki samimiyeti solumadan yaşayamayız ki, başka yerlerde de yaşarız ama hep bir şey eksik kalır.
Hepimiz başka semtlerin ve seçimlerin çocuklarıyız. Ben ailemin benim için yaptığı belki de en iyi seçim sayesinde burada yaşıyorum ve burayı seviyorum. Bazılarımız yabancılaşmayı sevdiğinden kimsenin birbirini tanımadığı büyük siteleri tercih ediyor; gelen misafir öncelikle kapıda yabancısı olduğu güvenlik ile ilişki kurmalı, bazılarımız şehirden uzak yeşil yaşam alanlarını seçiyor, bazılarımız şehrin karmaşasının tam ortasında, bir kısmımız için sadece evinin işine yakın olması yeterli, bizler ise yaşadığımız semt ile birlikte soluk alıyoruz. Şehrin ortasında en güzel yerlerden birinde, birbirine selam veren, huzurlu, yeşil, entellektüel, öğrenci, emekli, çalışan ama aynı havayı birlikte solumayı seven insanlarla....
Yaşadığın yer mutlu olduğun yer mi?
Yaşadığın yer mutlu olduğun yer mi?