9 Eylül 2011 Cuma

Severim - Uyku Vadisi



Bodrum'un sadece beach ve gece hayatından ibaret olduğunu sananlara inat bir seçenek sunmak istiyorum. 
Bu şaşırtan vadiye ilk gidişim 5-6 yıl kadar önceydi. Orada yaşayan bir arkadaşımın "alternatif bir önerim var bugün sizi bir yere götürmek istiyorum" demesiyle yola çıktık. Bodrum'a yaklaşık 25-30 km uzaklıkta Milas-Bodrum kara yolu üzerinde Ağaçlıhöyük Gökçeler sapağından 10 dakikalık uzaklıkta bulunan bu rüya vadisi beni Türk Alice gibi hissettirmişti. 

Bodrum'un güneşten yanmış, sararmış otları ve kurumuş toprakları arasından inadına yemyeşil, inadına sakindi...

Ahşap bir masanın iki yanına oturduk...
Sessiz miydi derseniz evet ama iki ses haricinde; yanımızda usulca yıllara karşı koymuş eski bir Osmanlı su değirmeninden gelen su sesi ve taş plaktan çalınan Türk Sanat Müziği. 
Siparişler alındı... Vadinin içinde alabalık çiftliği var ancak bilen dostlar seçimlerini kuzu tandır ve rakıdan yana kullanınca bir bildikleri vardır elbet diye düşündüm ve evet doğru seçimdi... Servis bakır kapların içinde altında kömürle geldi. Pek et yemeyen ben bile yıllarca tadını unutamadığım bir lezzetle karşı karşıyaydım. Biz yemeklerimizi su sesi ve sanat müziği eşliğinde yerken kuzunun gerçekten ilkel yöntemler ile çevrilerek yapıldığına da şahit olduk. 

O zamanlar Türklerin pek uğrak yeri olmayan bu vadiye, turistlerin parkurlarında gezmek ve mağaraları görmek için akın ediyor olması beni şaşırtmıştı. Vadiden geçen ırmağın suyu, değirmeni hafif hafif döndürürken değirmenin içinden akan buz gibi su ile serinleyenler ve suyun üzerine kurulmuş hamaklarda ruhunu mutluluğa teslim edenlere de imrenmedim değil.

Nam-ı değer Türk Alice ben Bodrum beachlerinde yediğim dandik yemeklere verdiğim paranın yarısını bile ödemeyip maddi ve manevi olarak tacize uğramayarak keyifle evimin yolunu tuttum.
Ayrıntılı bilgi almak için internet sitesini ziyaret edebilirsiniz. 

Bu yaz gitmeye karar verirsen sanırım eşlik edebilirim, ne dersin??


7 Eylül 2011 Çarşamba

Severim - Kırıntı, American Style Pasta


Evimin yakınlığı ve İstanbul'da bir yerden bir yere hafta sonu gitmenin çıldırtan trafik faktörünün keyif kaçırıcı olması sebebiyle tercihim Bağdat Caddesi'dir.

Bu sene daha da büyütülen bahçesi ve Cadde kenarında olmadığından sesten soyutlanması hoşuma gittiğinden tercihim Kırıntı'dır. Huzurlu ve keyifli saatlerimin geçtiği bu şirin mekanın yemekleri gayet başarılıdır.
Bu sefer severim tercihim ise bir tatlı olacak "Kırıntı'dan American Style Pasta".....
Adından da anlaşılacağı gibi porsiyon bir kişinin yiyebileceğinin üzerinde gelir. Tavsiyem yeni tanıştığınız biri ile gittiğinizde paylaşıma açık olduğunuzu belirtmenizdir. Önceden tanıdığınız arkadaşlarınız "yok artık tek başına mı yiyeceksin onu" diyebilme özgürlüğünü kendinde bulurken yeni tanıştığınız kişi ağzı açık sanırım hormanal bir bozukluğu var diye düşünebilir.

Porsiyonu, kremasının hafifliği ve lezzetiyle bu kocaman çilekli pasta beni çocukluğuma götürür. Üzerine çikolata sos benim tercihimdir ama siz ister misiniz bilemem... Yanında çilekli limonata yazın pek güzel gider..
Unutmayın ki o harika porsiyonu mideye indirdikten sonra bir kaç saat gülümseyerek geçecektir.

Denemeye ne dersin?